Donald Trump, 2017 yılında Beyaz Saray’a adım attığı andan itibaren, Amerikan siyasi ve ekonomik hayatında köklü değişimlere imza atacağına dair sözler vermişti. 100 gün içinde gerçekleştirdiği eylemler ve politikalar, yalnızca ülke içinde değil, dünya genelinde ciddi yankılar uyandırdı. Trump’ın “100 günde 100 yılın en köklü değişimini gerçekleştirdik” açıklaması, hem destekçileri hem de karşıtları arasında güçlü bir tartışma konusu oluşturdu. Bu yazıda, Trump’ın bu kısa süre içinde hangi adımları attığını ve bunların etkilerini detaylı bir şekilde inceleyeceğiz.
Donald Trump’ın, başkanlık görevinin ilk gününden itibaren belirlediği hedefler doğrultusunda attığı adımlar, özellikle ekonomi, sağlık, dış politika ve göç alanlarında belirgin değişiklikler ortaya koydu. İlk on gününde imzaladığı yürütme emirleri, Obama döneminin mirasındaki pek çok uygulamayı tersine çevirme amacını taşıyordu. Göreve geldiği gün, en dikkat çekici olaylardan biri olarak sağlık reformunda yaptığı düzenlemeler öne çıktı. Obamacare olarak bilinen sağlık yasasına yönelik eleştirileri, bu yasanın iptal edilmesi yönündeki eylemlerle birleşerek ciddi bir tartışma yarattı.
Ekonomide ise Trump, vergi indirimleri ve iş yaratma vaadiyle dikkat çekti. Birçok işvereni, vergi kesintileri ile teşvik etmeye yönelik politikalarını hayata geçirdi. Sanayi üretimini artırmayı hedefleyen bu yaklaşımları, Amerika'nın ekonomisinde ciddi canlanmalara yol açması ile sonuçlandı. Ayrıca, Tarife politikaları aracılığıyla dış ticaret dengesi üzerinde de etkili olan kararlar aldı. Bu kararlar, özellikle imalat sektöründe büyümeyi tetikledi; ancak aynı zamanda ticaret partnerleriyle gerginliklere de neden oldu.
Trump’ın dış politika alanındaki yaklaşımı da son derece sert ve iddialıydı. İlk 100 günde, NATO ve G7 zirvelerindeki performansı, uluslararası düzeyde ikili ilişkileri zorladığı gibi, esasen Amerika'nın müttefiklerine yönelik daha sert bir tutum sergilemesine neden oldu. Amerika’nın Orta Doğu ve Asya-Pasifik politikalarında yaptığı değişiklikler, bazı ülkelerle olan ilişkileri tehlikeye atarken, özellikle Çin ile ticari savaşlar başlamasına neden oldu. Bu gelişmelere yönelik tepkiler, sadece ekonomik dengeleri etkilemekle kalmadı, aynı zamanda Trump yönetiminin uluslararası diplomasi üzerindeki etkilerini de sorgulatmaya başladı.
Görünüşe göre Trump, her adımı ile kendi görüşleri ve öncelikleri doğrultusunda bir Amerikan dış politikası inşa etmeyi hedefliyordu. Bu bağlamda, Kuzey Kore ile olan diyalogları ve İran ile nükleer anlaşmadan çekilme kararı, tarihsel olarak dikkat çeken değişimler arasında yer aldı. Trump; bu durumu, bir güç gösterisi ve Amerika’nın uluslararası alandaki etkisini artırma çabası olarak değerlendirdi. Ancak bu kararların sonuçları, Amerika’nın diplomatik ilişkilerini ve dünya üzerindeki gücünü sorgulatmaya devam etti.
Sonuç olarak, Donald Trump’ın başkanlık döneminin ilk 100 günü, hem iç hem de dış politikada birçok tartışmaya yol açmış ve büyük değişimlerin yaşanmasına neden olmuştur. Ekonomide atılan adımlar, iş gücü piyasasına etkileri, yurt dışındaki müttefiklerle olan görüşmeler ve uluslararası ticaret politikaları, Trump’ın hedeflerini gerçekleştirmekteki kararlılığını gözler önüne serdi. Ancak bu süreç, beraberinde riskleri ve belirsizlikleri de getirdi. Önümüzdeki süreçte, Donald Trump’ın izlediği bu politikaların Amerika’nın gelecekteki yönelimlerini nasıl etkileyeceği ise merakla beklenmektedir.