İstanbul'un Bağcılar ilçesinde sıradan bir aile dramının ötesine geçen bir olayın merkezinde yer alan dede ve torunlarının yaşadığı sıkıntı, ülke çapında yankı uyandırdı. Aile hukuku, mülkiyet sorunları ve insan hakları gibi konuları bir araya getiren bu olay, sadece bir aileyi değil, toplumun genelini etkileyen önemli soruları gündeme getirdi. Dede Hasan Ç., uzun yıllardır yaşadığı evinden tahliye edilmek istemiyor ve torunlarıyla birlikte bu karara isyan ediyor. Yaşlılık, yalnızlık ve yoksulluk gibi meselelerle mücadele eden dede ve torunları, "Tahliye etmeyin!" diyerek, çevrelerinden gelen destekle dikkatleri üzerine çekti.
Tahliye kararı, yıllarını aynı eve vermiş, mülk sahibi olmanın verdiği güvenle yaşamını sürdüren 70 yaşındaki dede Hasan’ı derinden etkiledi. Birçok kişinin yaşadığı maddi zorluklarla başa çıkmaya çalıştığı dönemde, evinin elinden alınması düşüncesi, yaşlı adamı büyük bir bunalıma sürükledi. Dede Hasan'ın çocukları vefat edince, torunlarıyla birlikte evde yaşamaya başladılar. 10 yaşındaki küçük torunu Zeynep, her akşam dede ile birlikte oturup resim yaparak ve masal dinleyerek geçirdiği sıcak anları hatırlıyor. Her şeyin normal gittiği bir dönemde, dede Hasan’a gelen tahliye kararı, torunları için dünya yıkılmak üzereydi. Zeynep, "Dedenin evi benim evim. Buradan gitmek istemiyorum," diyerek, duygusal bir şekilde dertlerini dile getiriyor. Genç torun, dedesiyle paylaştığı o anların değerini bildiği için durumu asla kabullenmek istemiyor.
Ailenin karşılaştığı bu durum, sadece dede ve torunları değil, komşularını ve etraftaki insanları da yakından ilgilendirdi. Kendilerine ait olan evi kaybetme tehlikesi yaşayan ailenin sesi, sosyal medyada ve çeşitli platformlarda hızla yayıldı. Bu durum, birçok bireyin benzer hukuki sorunlar yaşadığı gerçeğini gözler önüne serdi. Birçok insan, "bu ev sizin, neden çıkıyorsunuz" diyerek, dedeye destek vermek için bir araya gelmeye başladı. Yerel halk, çeşitli toplumsal medya paylaşımlarıyla dede ve torunlarının yanında olduklarını vurguladı. Bu sorun, hukukun verdiği hakların ve toplumsal dayanışmanın ne kadar kıymetli olduğuna dair büyük bir örnek teşkil ediyor. Dede Hasan ve torunları, toplumsal destek ve dayanışma ile birlikte durumu aşacaklarına inanıyorlar. Her ne kadar resmi makamlar tahliye kararından vazgeçmese de, halkın sesi dede ve torunlarının hikayesini daha fazla duyurmayı amaçlıyor.
Tahliye süreci hakkında bilgi almak amacıyla aile avukatlarıyla görüşen yerel basın, meseleyi daha da gündeme taşımak için haberleri paylaşmaya başladı. Halkın ilgisi arttıkça, dede ve torunlarının hikayesi birçok insanın yüreğine dokundu. Türkiye genelinde, benzer hikayelerin ve taleplerin yaşandığı biliniyor. Sosyal hizmet uzmanları, bu olayın yalnızca bir aile meselesi olmaktan öte, toplumumuzda göz ardı edilen birçok sorunu gün yüzüne çıkardığını belirtiyor. Dede Hasan ve torunlarının haklı sesinin, hukuki sürecin seyrini etkilemesi ve daha fazla insanın benzer durumlarla karşılaşmaması için büyük önem taşıdığı düşünülüyor.
Halk, bilgileri dede ve torunlarının hayatı üzerindeki etkilerini ve sosyal adaletin ne olduğu üzerine düşünmek amacıyla bir Bağcılar buluşması düzenlemeyi planlıyor. Bu etkinlikte, tüm dertleri ve kaygıları bir araya getirerek, birlikte seslerini yükseltmeyi hedefleyen insanlar, sosyal hakları savunmayı amaçlayacaklar. Medya ve sosyal medyanın da desteğiyle, bu olayın yankıları daha da büyüyerek devam edeceğe benziyor. Dede Hasan ve torunları, yalnız olmadıklarını ve komşuları ile dostlarının destekleriyle her zaman bu zor süreçlerin üstesinden geleceğine inanıyorlar.
Bu olay, sadece bir aile hikayesinin ötesine geçerek, hepimizi düşündüren, hissettiren ve harekete geçiren bir örnek teşkil ediyor. Dede ve torunlarının hikayesi, adaletin ve toplum dayanışmasının ne kadar kıymetli olduğunu hatırlatıyor. Herkesin kendi sesi ve hakkı için mücadele etmesi gerektiği gerçeğini ortaya koyan bu dram, umarız ki sadece onların değil, tüm mağdurların sesi olacak.