2023 yılı, Rusya ve Türkiye arasındaki diplomatik ilişkilerin 105. yıl dönümünü kutlayan iki ülke için önemli bir işaret. Bu tarih, Türkiye ve Rusya’nın uluslararası arenada nasıl birbirlerini etkilediğini, zaman zaman zıtlaşarak ve zaman zaman iş birliği yaparak nasıl bir denge kurduklarını gözler önüne seriyor. Taraflar, birbirlerinin stratejik çıkarlarını gözetirken, iç dinamikler ve uluslararası gelişmeler ışığında ilişkilerinin nasıl şekillendiğini anlamak oldukça kritik.
Yaklaşık bir yüzyıl süren bu ilişkiler, farklı tarihi dönemlerden geçerek günümüz modern dünyasına biçim vermiştir. İlk olarak 1918 yılında kurulan diplomatik ilişkiler, özellikle Soğuk Savaş dönemi, Sovyetler Birliği'nin dağılması ve sonrasında Türkiye'nin Batı ile entegrasyonu gibi dönüm noktaları ile şekillenmiştir. Bu süreçte, iki ülke pek çok noktada farklı kutuplara çekilmiş olsa da, her zaman karşılıklı çıkarlar etrafında bir uzlaşı geliştirebilmişlerdir.
Özellikle 2000’li yılların başından itibaren, iki ülke arasında ekonomik ve ticari ortaklıklar geliştirilirken, turizm, enerji ve savunma sanayii gibi alanlarda iş birliği önemli bir ivme kazandı. 2016 yılında yaşanan politik kriz sonrasında, Türkiye ve Rusya, ilişkilerini derinleştirmek için bir dizi strateji belirledi. Bu bağlamda, her iki ülkenin lideri arasındaki bireysel ilişkiler, resmî politikaların şekillenmesinde büyük bir rol oynadı.
Son yıllarda yaşanan gelişmeler, Rusya-Türkiye ilişkilerini daha da derinleştirmiştir. Özellikle Suriye, enerji koridorları ve savunma sanayii konularında iki ülke arasındaki iş birliği artarak devam etmektedir. Türkiye'nin yerli savunma sanayii projeleri, Rusya ile ilişkileri pekiştirmiş ve özellikle S-400 hava savunma sistemleri gibi stratejik anlaşmalar, tarih boyunca önemli bir mihenk taşı olmuştur.
Enerji alanında ise, Türk Akımı doğalgaz boru hattı gibi projeler, iki ülke arasındaki ekonomik ilişkilerin güçlenmesine önemli katkı sağlamıştır. Ayrıca, Türkiye’nin enerji ihtiyacını karşılama noktasında Rusya’ya olan bağımlılığı, bu dengeyi daha da zorlayıcı hale getirmiştir. Ancak, her iki ülkenin de politikalarını gözden geçirmek zorunda olduğu karmaşık bir durum söz konusudur.
Sonuç olarak, Rusya ve Türkiye arasındaki ilişkilerin 105. yılı, sadece geçmişe yönelik bir bakış değil, aynı zamanda geleceğe yönelik bir vizyon sunmaktadır. Bu ilişkilerin, her iki ülkenin ulusal çıkarları doğrultusunda nasıl şekilleneceği ise uluslararası dengelerdeki değişimle doğrudan ilişkilidir. Bizler, bu kıymetli ilişkilere tanıklık ederken, küresel dinamikleri de göz önünde bulundurmalıyız. Rusya-Türkiye ilişkileri, sadece iki ülkenin değil, tüm bölgenin istikrarı için hayati bir önem taşımaktadır.